16 Ekim 2020 Cuma
17 Nisan 2019 Çarşamba
Hac ve Umre’de Enfeksiyon Kontrol Önlemleri
Hac ibadeti için her yıl iki milyondan fazla hacı adayı aynı anda, 8 milyondan fazla kişi de yılın farklı zamanlarında umre ibadeti için dünyanın farklı bölgelerinden Mekke ve Medine şehirleri başta olmak üzere Suudi Arabistan’a seyahat etmektedir.
Kalabalık ortamlar bulaşıcı hastalıklara zemin hazırlayabilen ortamlardır. Hac/umre seyahati sırasında, salgın riski en yüksek olan enfeksiyonlar, su ve gıda kaynaklı enfeksiyonlar ile solunum yolu enfeksiyonlarıdır. Ayrıca ilk kez 2012 yılında tanımlanan ve solunum yolu ile bulaşan MERS-CoV (Middle East Respiratory Syndrom-Corona Virus) aktivitesi Arap Yarımadası’nda, özellikle Suudi Arabistan’da halen devam etmektedir. Bu nedenle, hac sonrasında kişilerin ülkelerine dönmesiyle birlikte, dünyanın farklı ülkelerinde de MERS-CoV vakaları görülebilmektedir.
Müslümanların hac/umre seyahatleri öncesinde, seyahatleri sırasında ve ülkelerine döndükten sonra bulaşıcı hastalıkların önlenmesi ve kontrolü için ülkelerin sağlık otoriteleri tarafından risklerin belirlenmesi, seyahat edeceklerin bilgilendirilmesi/eğitilmesi ve gerekli önlemlerin alınması büyük önem taşımaktadır. Bu amaçla, Genel Müdürlüğümüz koordinasyonunda "Hac ve Umre İbadeti Sırasında Enfeksiyon Bulaşının Önlenmesi" kitapçığı ve "Hac ve Umre’de Enfeksiyon Kontrol Önlemleri" el broşürü hazırlanmıştır. Kitapçıkta "hac/umre seyahati öncesi için öneriler, hac/umre sırasında dikkat edilmesi gereken hususlar, hac/umre seyahati nedeni ile görülebilecek enfeksiyon hastalıklarına ilişkili riskler, hac/umre ziyareti yapacaklara genel halk sağlığı önerileri, belirli hastalıklar ile ilgili öneriler ve hac/umre seyahati yapacaklar için sağlık eğitimi" konularına yer verilmiştir. El broşüründe de hac ve umrede halkın dikkat etmesi gereken hususlar maddeler halinde sıralanmış, her zaman yanlarında taşıyabilecekleri bir doküman olarak tasarlanmıştır. "Hac ve Umre İbadeti Sırasında Enfeksiyon Bulaşının Önlenmesi" kitapçığı ve "Hac ve Umre’de Enfeksiyon Kontrol Önlemleri" el broşürü Genel Müdürlüğümüz web sayfasında https://hsgm.saglik.gov.tr/tr/hacveumre adresinde yayınlanmıştır.
1 Nisan 2019 Pazartesi
1-7 Nisan Kanser Haftası
Kanser hem dünyada hem de ülkemizde sebebi bilinen ölümler sıralamasında kardiyovasküler hastalıklardan sonra ikinci ölüm sebebidir. Erken teşhis edildiğinde tedavisi ve yaşam kalitesinin artırılabildiği kanser türleri göz önüne alındığında korunmanın önemi artmaktadır. Bu kapsamda erken teşhisin önemine vurgu yapmak amacıyla her yıl 1-7 Nisan arasında çeşitli etkinlikler düzenlenmektedir.
Dünyada her yıl 14 milyon kişinin yakalandığı ve 8,2 milyon kişinin ölümüne sebep olan kanser; yaş, cinsiyet, dil, din, ırk ayırımı yapmaksızın tüm insanları etkilemektedir. Kanserde benzer seyir devam ettiği takdirde, 2030 yılında 22 milyon yeni vaka ortaya çıkması beklenmektedir.
Erkeklerde en sık görülen türler; akciğer ve prostat kanseri iken, tütüne bağlı kanserler de önemini korumaya devam etmektedir. Kadınlarda en sık görülenler ise meme ve tiroid kanseridir. Hem erkeklerde hem de kadınlarda bağırsak (kolorektal) kanseri üçüncü en sık görülen kanser türüdür. Çocukluk çağı kanserlerinde ise lösemi en sık görülen kanser türüdür. Ülkemizde son 5 yılın verileri değerlendirildiğinde; kanser sıklığında herhangi bir artış ya da azalış olmadığı söylenebilir. Türkiye’de görülmekte olan kanserin sıklığı Avrupa Birliği ülkeleri ve Amerika gibi gelişmişlik düzeyi yüksek olan ülkelere göre daha düşüktür.
Yaygın kanser türlerinin en az üçte biri daha sağlıklı bir beslenme biçiminin seçilmesi, tütün ürünlerinden uzak durulması, fiziksel aktivitenin arttırılması ve alkol kullanımının azaltılması ile önlenebilir. Ayrıca ultraviyole radyasyondan korunma, mesleksel ve çevresel olumsuz etkilerin önüne geçilmesi ile kanser yükü daha da azalacaktır.
Dünyada ve Türkiye’de kanserin önemli bir kısmı önlenebilen kanserlerdir. Özellikle ülke verilerimiz değerlendirildiğinde tütün ve obezite ile mücadele programımız kanser kontrolünün en önemli yapıtaşlarını oluşturmaktadır. Kanser tedavi üzerine yapılan yatırımlar ile değil, önleme ve erken teşhis üzerine yöneltilen eylem planları ile kontrol altına alınabilir. Bunlarla beraber alkol ile mücadele, fiziksel aktivitenin arttırılması, tuzun kısıtlı kullanılması, enfeksiyon ajanları ile mücadele de çok önemli unsurlardır.
Kanser kontrolünde en önemli yapıtaşı doğru, tam ve güvenilir veri olmasıdır. Dünya nüfusunun aktif kanser kayıtçılığı açısından sadece yüzde 8’i takip edilirken, ülkemizde bu oran yüzde 100’dür. 2014 yılından bu yana 81 ilimizde de aktif kanser kayıt merkezleri hizmet vermektedir.
Kanser türlerinin uyarılarını erken fark etmek, bulgularını araştırmak ve ileri tetkik için hastaların sevk edilmesi erken tanı şansını arttırmaktadır. Ülkemizde meme, kalın bağırsak ve rahim ağzı kanserleri için toplumun kaynaklarına ve hastalık yüküne uygun olarak tarama programları yürütülmektedir.
Toplum tabanlı kanser taramalarına yönelik, ülke genelinde Kanser Erken Teşhis, Tarama ve Eğitim Merkezleri (KETEM) kurulmuş olup hâlihazırda ülkemizde 33’ü mobil olmak üzere 199 KETEM mevcuttur. Yeni KETEM’ler olabildiğince hastane dışında ulaşımı daha kolay Sağlıklı Yaşam Merkezi şeklinde planlanmaktadır.
Kanser taramaları uluslararası standartlarda yürütülmekte; rahim ağzı kanseri uluslararası kanser tarama rehberlerinde de yer alan HPV-DNA testi ile taranmaktadır. Smear ile tarama sonucu pozitif saptanan 100.000 olgudan sadece 4’ünde kanser tespit edilirken, şu an HPV testi pozitif olan 100.000 olguda 400 kanser öncülü lezyon ve 45 kanser yakalanmaktadır. Ayrıca tespit edilen kanser olgularının yüzde 90’dan fazlası 1. evre olup yılda yüzlerce kadının hayatı kurtulmaktadır
Bilimsel avantajının yanı sıra HPV DNA testleri merkezi laboratuvarlarda analiz edilerek sonuçlar en geç 10 iş günü içerisinde vatandaşımıza iletilmektedir. Tarama mamografileri de Avrupa Birliği standartlarında kurulmuş olan ulusal raporlama merkezinde değerlendirilmekte ve her iki tarama testinin de sonuçlarına vatandaşlarımız internetten ulaşabilmektedirler. Mamografi raporlama merkezinin kurulması sonrasında 1. Basamaktan 2. ve 3. Basamağa sevk oranları yüzde 70 ‘den yüzde 7’ye düşmüştür.
Kaynak: https://www.saglik.gov.tr/TR,34034/1-7-nisan-kanser-haftasi.html
10 Ekim 2017 Salı
4 Ekim 2017 Çarşamba
Meme Kanseri Farkındalık Ayı

Meme kanseri memedeki hücrelerin kontrolsüz çoğalmasıyla ortaya çıkar. Meme kanserinin neredeyse tamamı kadınlarda görülür. Ancak erkeklerde de meme kanseri görülebilir. Meme kanseri ülkemizde ve dünyada kadınlarda en sık görülen ve aynı zamanda en sık ölüme neden olan kanser türüdür.
Meme kanserinde yaşam şekliyle ilişkili değiştirilebilecek risk faktörleri şöyledir:
- Fazla kilolu ya da şişman (obez) olmak
- Yeterli fiziksel aktivite yapmamak
- Hiç doğum yapmamış ya da ilk doğumunu 30 yaşından sonra yapmış olmak
- Doğum kontrol hapı ve iğnesi kullanmak
- Menopoz sonrası hormon tedavisi almak
- Alkol kullanmak:Özellikle günde 1 bardaktan (1 bira, 1 bardak şarap, 1 duble sert alkollü içecek) daha fazla alkol tüketimi riski daha çok arttırmaktadır.
Meme kanserinde değiştirilemeyecek risk faktörleri ise şunlardır:
- Kadın olmak: Kadınlarda erkeklerden 100 kat daha fazla meme kanseri görülmektedir.
- Yaş almak: Yaş arttıkça meme kanseri riski artmaktadır.
- Belirli kalıtsal genlere sahip olmak (özellikle BRCA1, BRCA2 gibi)
- Ailede meme kanseri öyküsünün olması: Birinci derece akrabalarda (anne, kız kardeş, kız çocuk) meme kanseri görülmesi, riski arttırmaktadır.
- Kişinin bir memesinde kanser olması: Diğer memede ve aynı memenin diğer bölgelerinde de kanser görülme riskini arttırmaktadır.
- Yoğun meme dokusuna sahip olmak
- Memede iyi huylu oluşumların (fibroadenom gibi) olması
- Erken adet (mens) görmeye başlamak (özellikle 12 yaşından önce)
- Menapoza özellikle 55 yaşından sonra girmek
- Göğüse radyoterapi almış olmak
Meme Kanserinin Belirtileri
Meme kanserinin en sık rastlanan belirtisi, memede ağrısız, zamanla büyüyen bir yumrunun (kitlenin) ele gelmesi, hissedilmesidir. Ayrıca ele gelen yumru (kitle) olsa da olmasa da aşağıdaki belirtiler de meme kanserinde görülebilmektedir:
- Memede ya da meme ucunda ağrı,
- Meme derisinde kaşıntı ve yanmayla belirgin yangısal durum (ekzema, mayasıl),
- Meme ucunda çekilmeler,
- Memede portakal kabuğu görünümü,
- Meme derisinde tahriş,
- Tek taraflı meme ucunda akıntı- özellikle kanlı akıntı,
- Koltuk altında yumru (kitle),
- Memenin bir kısmında veya tümünde şişlik, memede şekil değişikliği,
- Meme ya da meme ucu derisinde kızarıklık, kabuklaşma, kalınlaşma
Tanı – Tarama
Meme kanseri ileri dönemlere gelene kadar belirti vermeyebilir. Meme kanserine erken dönemde tanı konması, tedavinin başarıya ulaşma ve hayatta kalma şansını arttırmaktadır. Erken teşhiste en önemli faktör, kişinin bu konuda bilinçlenmesidir. Erken tanı için aşağıdaki yöntemler uygulanmaktadır:
- 20-40 yaş arası: Ayda bir kendi kendine meme muayenesi yapılmalıdır. (Kendi kendine meme muayenesi broşürüne http://kanser.gov.tr/bilgi-dokumanlar/afis-brosur/1509-kendi-kendine-meme-muayenesi-2015.html web adresinden ulaşılabilir.) Meme kanseri belirtilerden biri görüldüğünde vakit geçirmeden doktora başvurulmalıdır. Ayrıca iki yılda bir doktora meme muayenesi için gidilmelidir.
- 40-69 yaş arası; Ayda bir kendi kendine meme muayenesi yapılmalı, yılda bir doktora meme muayenesi için gidilmeli ve iki yılda bir mamografi çektirilmelidir.
Ülkemizde her ilde olan Kanser Erken Teşhis, Tarama ve Eğitim Merkezlerinde (KETEM) ücretsiz olarak mamografi çekilmekte; ayrıca kendi kendine meme muayenesi eğitimleri ve broşürleri de ücretsiz olarak verilmektedir.
Tedavi
Her hastanın tedavisi farklılık göstermekte olup; tedavi kararında hastalığın yeri, evresi, hastanın yaşı ve diğer sağlık sorunları gibi birden fazla faktör etkilidir. Meme kanserinde cerrahi, ışın tedavisi (radyoterapi) ve ilaç tedavisi (kemoterapi) gibi farklı tedavi seçenekleri uygulanmaktadır.
Korunma
Tüm kanserlerde olduğu gibi; sağlıklı (sebze ve meyveden zengin) beslenme alışkanlıkları, haftada en az 150 dakika orta düzeyde (en az 10 dakika tempolu yürüyüş, bisiklete binme gibi) ya da hafta da en az 75 dakika ağır düzeyde (en az 10 dakika koşma, yüzme gibi) fiziksel aktivite yapma, sağlıklı kiloda olma ve bu kiloda kalma meme kanseri riskini azaltmaktadır. Aile hekimine danışılarak sağlıklı kiloda olunup olunmadığı öğrenilebilir. Özellikle 1,5-2 yıl emzirmenin de anneyi meme kanserinden koruduğuna dair çalışmalar bulunmaktadır.
Kaynaklar
- Breast Cancer. American Cancer Society. https://www.cancer.org/cancer/breast-cancer.html
- Türkiye Kanser İstatistikleri. T.C. Sağlık Bakanlığı Türkiye Halk Sağlığı Kurumu Kanser Daire Başkanlığı, Ankara 2017 http://kanser.gov.tr/Dosya/ca_istatistik/2014-RAPOR._uzun.pdf (Erişim tarihi: 13.09.2017)
- WHO PEN Protocol 4 4.1 Assessment and referral of women with suspected breast cancer at primary health care http://www.who.int/ncds/management/Protocol4_1_BreastCancerAssessment_and_referral.pdf?ua=1(Erişim tarihi: 25.09.2017
- Türkiye Kanser Kontrol Programı 2016. T.C. Sağlık Bakanlığı Türkiye Halk Sağlığı Kurumu Kanser Daire Başkanlığı. Yayın No:987, Ankara, 2016.
- http://www.thsk.gov.tr/guncel/haberler/5-haberler/meme-kanseri-farkindalik-ayi.html
27 Eylül 2017 Çarşamba
12 Temmuz 2017 Çarşamba
Obezite (şişmanlık) insan ömrünü kısaltması ve ortaya çıkardığı yan etkilerle de yaşam kalitesini bozması nedeniyle bir hastalık olarak kabul edilmektedir. Son yıllarda yaşam biçimindeki değişikliklerin de katkısı ile toplumda görülme oranları sürekli artmakta ve obezitenin temelinde henüz bilinmeyen birçok genetik etkenin olduğu sanılmaktadır.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)